28 Ekim 2015 Çarşamba

Yol Öncesi

Sessiz ve sakin bir huzur kaplamıştı içini. Okuldan döner dönmez annesinin vanilyalı kurabiyelerinin kokusu karşılamıştı onu. Bu kokuyu her duyduğunda ıpılık bir sıcaklık sarıyordu etrafı. Bir hafta sonra merkezden gelecek olan heyetin karşısında en önemli sınavını verecekti. Uzunca bir süredir hazırlanıyordu. Sadece o değil çevresindeki herkes o güne kurulmuştu. Bütün davetlerini iptal etmişti annesi. Evdekiler nerdeyse fısıltıyla konuşuyorlardı. O odasında, çalışma masasının başından ayrılmıyordu. Onun için tüm ayrıntılar düşünülüyordu. Annesi parmaklarının ucunda yürüyerek yanına geliyor, bir tepsi sevdiği yemekler bırakıyordu masanın ucuna. Sırtını sıvazlıyordu şefkatle.  Kasabanın en başarılı öğrencisiydi o. Eğer sınavı verirse ki bundan kimsenin şüphesi yoktu, ilk defa bu kasabadan birisi bir başka ülkeye okumaya gidecekti. Tek şansıydı bu. Rüyalarında bile o anı yaşıyordu tekrar tekrar. Babasının gözlerindeki gururlu bakışlarını, annesinin sevinç gözyaşlarını, kardeşlerinin ve akrabalarının tebriklerini görüyor gibiydi şimdiden. O bu hayatın seçkin çocuklarından biriydi. Bunu çok iyi biliyordu. Okul yolundaki nehir kıyısında çadırlarda yaşayan insanları gördükçe bunu daha iyi anlıyordu. Zavallı insanlar, onları koruyacak bir çatıları bile yoktu üstlerinde. Nasıl yaşıyorlardı bunca yokluğun içinde. Çocukları okula bile gidemiyordu. Geleceksiz insanlardı onlar. Akşamları sesleri gelirdi bazen. Annesi söylenirdi, hırsızlar başladı yine, diye. Babası, o kadar şikayet ettim ama hala burada tutuyorlar bunları, derdi. Haklarında dolaşan pek çok söylenti daha takılırdı kulağına. Neredeyse birinin ayağına taş değse, o uğursuzların laneti çöreklendi üstümüze denirdi. Hayvanlarının pisliğinden, bitlerinden, pirelerinden, hırsızlıklarından ve başıbozuk serserilerinden yaka silkerdi kasabalı ama kimse de yanlarına yanaşmaya cesaret edemezdi. Hep birlikte kalabalık bir aileydiler belki de. Kim bilir? Aman canım  onlarınki de yaşam mıydı? Yörük adamın davası mı kalmıştı bu dünya da? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ay Masalları

  Ay Masalları,   I.Zaman: Yeni Ay   Kuzgun,   Asırlardır sallanan bir koltukta, küçük kara bir kuş düşü tutuluyordu. Birike bir...