19 Ekim 2015 Pazartesi

yol-3- Yürür düşleri

Setleri aşıyordu düşlerinde. Uçsuz bucaksız çayırlarda koşuyordu, haykıra haykıra. Kocaman nefesler alıyordu özgürlüğünden. Deniz oluyordu birden. Mavi sonsuzluk doluyordu göğsüne. Oradan oraya uçuyordu, koşuyordu, yüzüyordu. Gökyüzü olmuştu en sonunda. Ama bütün bunlar sürülerinin peşinde, gündüz düşünde ve gecelerin sonsuzluğa parlayan yıldızların rüyasında görülüyordu. 
Önünde yükselen duvarlar arasında akıp gidiyordu günleri. Sürüleri de olamasa o caddelerin arasında boğulup gideceğini düşünüyordu. Duvarların kıyısında yaşıyorlardı. Sabahları küçük çayırlık alanlarda dolanırdı. Nehir kıyısındaki çakıllar gibi yuvarlanıp duruyordu ortalıkta. Şık giyimli beylere bakıyordu kaçak bakışlarla. Sonra kızlara ve içlerinde neler olduğunu bilmediği duvarlara. İçi daralıyordu. Göç mevsiminin hayaline duruyordu hemen. İnsanların neden duvarlar ördüğünü anlamıyordu. Ne yapıyorlardı bunca karanlık ve dar mağaralarda bu adamlar. Soluksuz kalmıyorlar mıydı, boğulmuyorlar mıydı? Gerçekten sürekli duran bir yaşam nasıl geçerdi. Yazı ve kışı, ömürleri duvarların içinde, üst üste, alt alta mezar evlerinde yürümeden, gitmeden, hayatın doğuşunu, ölüşünü görmeden, rüzgarın ve yağmurun toprağı nasıl canlandırdığını bilmeden sonra hayvanların, böceklerin bir cümle doğanın canlarının soluğunu duymadan, ağaçların gölgesine yaslanmadan duvarların arasında yaşamak anlaşılmaz bir işti zaten.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ay Masalları

  Ay Masalları,   I.Zaman: Yeni Ay   Kuzgun,   Asırlardır sallanan bir koltukta, küçük kara bir kuş düşü tutuluyordu. Birike bir...