6 Ağustos 2015 Perşembe

Erdemin Mektubu

Sevgili önce Mümtaz sonra Hikmet olan kısaca Meleğin vazgeçilmezi olan sevgili babam, seni aramakla geçti tüm ömrüm. Yokluğundan doğdum sayıyıyorum kendimi. Senin ölümünle tekrar buluştum Meleğimle, annemle. Seni tanımaya yıllar sonra yeniden başladım. Hayatımın orta yerindesin artık. Sen yokken var olmayı başarabilen adam, sevgili babamseni anlamak zorunda olduğumu hissediyorum. Var oluşumun bütünlüğüne kavuşabilmem için doğumumla yok olan bir babanın, ölümüyle var oluşunu anlamlandıran oğlu olarak önce bir “yok”’u anlamak zorındayım. Senin hikayen bu yüzden yazılmaktadır, hikmet efendi, öncelikle bunu bilesin. Yoksa senin kendine özgü savruk karakterinlehiç bir alakası yoktur. Şahsiliğin insanoğlunun ana rahminde döllenmesiyle başladığını düşünecek olursak,benim Erdem olarak sondan başa doğru önce Hikmet’i sonra Mümtaz’ı anlamaya çalışmam doğal görülmelidir. Seninle barışmam gerektiğine inanıyorum. Bunun seninle bir ilgisi olamadığını adımgibi biliyorum. Derdim kendimle. Sakinleşmem gerek artık. Sevdiğim iki kadın, biri Melek biri Canan, beni beklemekte. Benim bu kadar güçlü bir mecburiyet karşısında herhangi bir seçeneğim olmadığı için mecburen seni anlamak işiyle uğraşmak zorundayım, Hikmet Efendi. Bu sana ilk ve son mektubun sebebi ve seni anlamaya çalışan hikayenin oluşum gerekçesi budur işte, sevgili mümtaz, hikmetli babam. Meleğimle, Cananımın sinesinden kopan bir hikayenin başlangiç ve sonuyuz. 
  İçimde biriken kayıp zamanların tortularından sıyrılıp sevgiyle selamlaşmak için sevgili babam kaçtığın yerlerde bıraktığın izleri toplayıp bir güzel kaçak cennetinle yüzleşiyorum. Seni ve kendimi anlamak için derlediğim notlardan nasıl bir dünya çıkacağını bilmeden yazılmıştır bu kendine kaçan adamın hikayesi. Sevgili babam Hikmet efendinin bana bıraktığı bir miras olarak not düşülmüştür, tarihin kayıtsız sayfalarına. Sevgiyle selamlaşmak ümidiyle, hoş olunuz, emi! 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ay Masalları

  Ay Masalları,   I.Zaman: Yeni Ay   Kuzgun,   Asırlardır sallanan bir koltukta, küçük kara bir kuş düşü tutuluyordu. Birike bir...