Baş başa kaldığımız zamanlarda yazılıyordu tarihimiz. Yorgun ve titrek elleriyle zaman açıyordu hayatımızın ucunu. Biz törpülenmiş yanlarımızdan bileniyorduk yine. Açılıyordu bir kırmızıya çalan gecesefası daha. Eyvallah edasında nazlanıyorduk, ömrümüzün bu baharına da. Senle ben Melek hep bahardık. Üşüyor musun hayatım? Yok gözümün bebeği yok, derdin, senin yanında üşür müyüm hiç ben. Ah be gözlerim, siz mi tutuşturdunuz bu alevi. Bu yüzden mi sönmüyor hiç. Meğerse ne büyük kötülük etmişsiniz sevdiğime. Hikmetinden sual olunmaz Melek, beraber ölelim olmaz mı? Aynı anda yumalım gözlerimizi ve aynı anda açılsın sonsuzluğun kapıları önümüzde. Ben seni bu soğuk iklimlerde bir başına bırakamam, nazlım. Gözüm arkada kalır. Sen benden önce davranır isen, hiç şüphe etme hemen ardından yetişirim sana. Kızma yine Melek, durup dururken niye ölümden söz açtın yine, diye. Vaktimiz geliyor artık. Belli bu her halimizden. Avutuyorum kendimi işte. Dünyanın sahte suretlerinden olmadık diye, ölüm yakamıza yapışmayacak değil ya. Hazırlıyorum kendimi, şaşırmayalım.
Yıllarım dillendi, canım, yaşlandım artık istediğim kadar geveze olabilirim. Çay içelim şarap yerine. Yoksul akşamımız sürsün bir taşım daha. Sabahlara kadar konuşalım durmadan. Yangınımız sönsün. Yüreklerimizin kabaran yaraları kanasın. Aslında şarap içsek kızılından daha iyiydi ama onu da bir yarına bırakalım. Uykun gelirse, sen uyu Melek, ben konuşurum sana. Kulağında durmadan dönen şarkın olurum. Sen keyfine bak Melek beni elleme bu gece. Sus deme. İçimizi dökelim ortalığa, kimsenin toplamaya kalkacağını da sanmam zaten.
Ne dersin Melek? Bazen diyorum ki biz ölü doğan çocuklarmıydık, kim bilir. Belki de hep bu yüzden bir ölü yaşam sürmüşüzdür. Annelerimiz ağlamasın diye yaşıyor taklidi yapmışızdır. Yakışmıyoruz ikimizde bu dünyaya Melek, biliyor musun. Yakışmıyoruz. Senin o naif bakışlarının yaldızlı yalnızlığından ben sorumlu değilim, Melek. Suskun ve yorgun bir efkar akşamında ölümden söz edilir mi diyeceksen eğer dönüp bakıyorum yaşama dair hiçbir iz bulamıyorum Melek. Belki sade bir ıslık sesi çalınıyor kulağıma, hep aynı nağmeyi üfleyen hepsi bu. Yaşamak bu kadar olmamalı diye düşünüyorum sonra. Hep çocuk kaldık, annemiz üzülmesin diye. Onun titrek gülümsemesinde bir yer aradık kendimize durmadan. Senle ben Melek ne zaman yelkenlerimizi birbirimize doğru açtık asıl o zaman doğduk belkide. Umarsız dinleyişinden biliyorum bunu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder